he

12 Eylül 2015 Cumartesi

durmuyor

 herkes tarafından işlenmiş bir cinayetin katilini bulabilir misiniz? bulduğunuzda cezasını kesebilir misiniz? bunu yapabilecek bir adalet var mı dünyada? yağmurun altında eriyip giden bir ömrün sorumlusuna ceza kesebilir mi adalet? kimsesiz bırakılarak hayattan soyutlanan bir insanın, diplerde gömülü ruhunu koruyabilir misiniz? böyle hizmetler insanlar için midir? neden bu tip durumlar üzerine devlet kurumları yoktur? 

 ben hayata tutunabilmek istedim yüzlerce kez. kaç kez istediysem o kadar da adım attım. adımlarımın hepsi ilk adım olarak kaldı. çünkü ilk adımdan sonrası gelmedi. tutunacak bir şey bulamadım. ben adım attım, her şey soyutlaşıp yok oldu. adım atmadan önce gerçek ve olduğu yerde heybetli ve güçlü gözüken dallar, adım attığımda şeffaflaştı. onlar şeffaflaştıkça ben renksizleştim. bir gün uyandığımda, tekrar adım atmak için gücüm ve hevesim kalmamıştı. hüsranlardan bıkmıştım. yeniden deneyemezdim. boşluk beni sardı yeniden. yeniden boşluğa sarıldım. kimsesizliği ve boşluğu giydim üzerime. sigaradan hiçliği çektim, içtiğimde karaciğerim hüznü süzdü, sarhoş olamadım. hiç oldum. bu iş böyledir zaten. karaciğer alkol süzerse sarhoş, hüzün süzerse hiç olursun. bana bir gün hayatın güzel olacağını söylüyorlar hep. bir gün. bir gün uyandığımda halüsinasyonlar ve hüzünden uzak bir dünyada olacakmışım. palavra. oyun bitti artık. denek fare felç kaldı. denek fare kıpırdayamıyor. denek fare pes etti. denek fare küfür etti. ben denek fareden geriye kalan tek şeyim, hüzünüm ben. görmeyen gözlerle duymayan kulaklardan işaretler bekleyen çaresiz beyinim. ara sıra nikotine mi yoksa oksijene mi ihtiyacı olduğunu karıştıran beyin de benim. ben dünyanın arka yüzüyüm. insanlarından gizlediği ve korkunç olan. denek fare. denek fare gülüyor. denek fare ağlıyor. denek fare hep peşimde. denek fare aynada. denek fare gündüz ve gece. denek fare güzel bir kadın ve yaşlı bir kaldırım taşı. denek fare çocuksu ve ağlıyor. denek fare hep içiyor. denek fare için yol yok. denek fare sadece ölümü bekliyor. denek fare yazıtura atmaktan korkmuyor. öylesine yalnız ki, denek fare olduğunu ona hatırlatacak kimse yok etrafta. dünyanın en güzel yüzlerini gördü denek fare, ve hiçbirini hatırlamıyor. işte en çok da bu yakıyor onun canını. denek fare gözyaşları içinde kıvranıyor. denek fare bir yudum votkayla boğazdan aşağı süzülüyor. denek fare cephede kurşunlara hedef oluyor. denek fare uyuyamıyor. denek fare kısık gözleriyle insanların gözüne bakıyor, konuşamıyor ama, bakışlarıyla yardım istiyor. denek fare. denek fare bir karanlığın içinde. denek fare aydınlığa çıktığında bile renksiz. denek fare bir zamanlar ışıldıyordu. şimdi en dikkatli gözlerden bile kaçıyor denek fare. denek fare bir daha sarhoş olamayacağını bildiği için çok üzgün. çünkü sadece sarhoşken unutuyordu bulunduğu hayatı denek fare. denek fare kendisine alabildiğine yabancı. renkleri, tatları ve notaları unuttu denek fare. en hüzünlüsü de, denek fare bu yakıcı oyunların içinde, yoksunluk ve kimsesizliğin içinde, kimsesizliğin en içinde, çözülemeyen denklemlerin ortasında, denek fare, ölemiyor! Yeşilçam filmlerine bile sığınamıyor. Milyonlar onun için yasta değil. yanında kimse yok. arkasından salyalarını akıtarak koşan bomboş ve bombok bir hayattan kaçıyor. kaçamıyor ki. yakalanıyor. denek fare rahatsız bile değil artık bu durumdan. öyle işte. 

 

 ve bunlar
 bu vagonlar
 bu mevsimler
 asla durmuyor.