kaybolmuş, yitip girmiş yıllardan yapılma bir sokağı yeni geçmiş, evime ve odama ulaşmıştım. Bach çalıyordu bıraktığım gibi. zaten yapayalnız bir insan olmasam, yapayalnız bir keman konçertosu olmak isterdim. kimsesiz bir şafağa uyanan, kimsesiz bir keman konçertosu. bol, dar, uzun, kısa, tanım kelimeleriyle tanımlanamayan bir boşluğun konçertosu. yalnızlığın uzayıp giden, ağızdan ağza dolaşan türküsündeki güzel kız gibi. yatağıma uzandım. duvarlar tavanla kavgaya tutuşmuştu. kimsenin şahit olmadığı bir cinayetin orta yerindeydim. kanıt yoktu. parmaklarım uyuşmuş, ateşim 40 dereceye vurmuş, ciğerlerim bitik durumdaydı. bütün dünyanın el birliğiyle işlediği cinayetin maktulü. usandığım canım, göğsümden yükselip göğe ulaşmaya çalışıyordu. buzsuz, sek bir viskiyle boğazımdan aşağı akıyordu ömrüm, cayır cayır tütün kokan bir sigara dumanıyla da dışarı çıkacaktı. bütün tanrılar seyre dalmıştı. bütün dünya bilmezden geliyordu. kimsesizlik benim boyumdan büyüktü. bir çok şey birbirine karışmış, terimler kaybolmuş, kutsal olan her şey denize dökülmüştü. ne söylesem boşaydı. biraz kıvrandım yatağımın üzerinde. bir kahvaltının özlemini çekiyordu viskiyle sulanmış damağım. kollarım mutluluğu sarmanın tarifsiz duygusunu özleyerek hissizleşiyordu. kulaklarım, en ufak bir destek cümlesi duymadıkları için kendilerini dış dünyaya kapatmışlardı. ömrümü gölgeliyordu ağaçlar. tuzlu deniz suyu tadı vardı tüm manevralarında ölüm yolunun. tökezleyerek ilerlemeye devam ederken ruhum, bütün ışıklar çekildi. doğruldum ve hafifçe koyverdim gözyaşlarımı. kahır ve acı ve hüzün ve yalnızlığın şamarları arka arkaya gelmişti. deli gibi yumuldum viskime. kısa sürede yarım litre viski aktı boğazımdan dans ederek. bir samsun* tutuşturdum. akciğerlerimi son raddeye kadar doldurdum dumanla. son nefesim gibi süzüldü dudaklarımdan dışarı. tüm bunlar olurken, içimde bir boşluk doğup küçük bir oğlan çocuğu ölürken, Zeki Müren girdi söze keman konçertosunun bitişiyle. johnnie walker'ın son demlerini de yuvarladım. kendimden geçmek isterken, kendime kilitlendim öylece. gözlerimden akıyordu hala ılık bir yalnızlık. bomboş, sonsuz, karanlık bir keder boşluğunun ortasındaki adam yitip gidiyordu. ilk harfi yazışımdan bu yana bir büyük viski geçti. altmış kadar da dakika. hiçbir şey değişmedi, her şey can yakan bir biçimde, alabildiğine aynı.
sonu olmayan boşlukta
gözyaşlarımdan bir beyaz bayrak
pes ediyorum.
*sözkonusu yazarın son dönemdeki sigarası Samsun216