he
19 Ocak 2016 Salı
yağmurun söyleyecek şeyleri var fakat henüz yağmıyor.
her şeyden rahatsızım artık. ay doğacak ya da doğmayacak, önemi yok. biraz daha beklerse ölecek bir baykuş var en yakın yangın çıkışında. tekinsiz, güvensiz ve çaresiz bir dünya bu. kimileri için arayış, kimileri için hiçbir şey&kimileri için ölümü beklemek. kurşunlara siper olan alt benliklerin inlemeleri içerisinde, parmak uçlarımdan sızan kederle, başarı yokluğu ve başa çıkamamakla, idare edememekle, intihar eksikliğiyle süren bir hikaye bu. kulakları tırmalayan bir patlama sesinin içerisinden süzülmüş bir umut ışığı, güçsüzlüğün sembolü. yağmurun söyleyecek şeyleri var fakat henüz yağmıyor. hayatın panosunda bir raptiye. hiçliğin pornosunda bir sahne. ne önemi var? ağzının tadını bilen bir ölüm de yok peşimde. yarım litre kanla birlikte biraz daha umut kusmak gibi bir şey bu. iki yaşam sıvısının aynı anda bedeni terk edişi. yağmurun söyleyecek şeyleri var fakat henüz yağmıyor. hiç olmasaydım nikotin olurdum. boynu bükülerek katledilen bir izmaritin sessiz, tiz, içten, çatlak, kanlı, buruk,,,,,, çığlığı. usul usul yayılan bir kanser dilimin ucundan. sokakları kar kaplarken ölüm biraz daha samimi geliyor insana. aynada kendin hariç her şeyi görmek üzerine düzülmüş bir türkü yaktı kargalar meclisi. altıpatlar ile sevişti henüz doğmamış olan ay'ın henüz süzülmemiş olan ışığı. siyah beyaz fotoğrafların kutsadığı salonlarda yeni ağlamış kadınlar ve erkekler ve yalnızlar var. yağmurun söyleyecek şeyleri var fakat henüz yağmıyor. gökyüzü üzerime çöktü gece vakti. rüyalarımdan fırlayan ufak, parlak putin tipli ibneler ve kanlı gözbebekleri. kapağı henüz açılmış bir şişe votka. boşalacak bir şişe votka. karaciğerde süzülecek bir şişe votka ve kana karışan soykırımlar. ait olamamak dünyaya. dünyanın hiçbir yerinden olmamak. saniyelerin saatlere dönüştüğü uyuşuk gecelerin aitsizliği. nerede olduğunu bilmediğim bir hayat var karadenizde. şu an ne yapıyor o hayat? o hayat beni sevecek mi ben son kez doğmadan önce? ay'la birlikte umutlar doğacak mı? sahip çıkılmamış bir fetüs. kafamın içinde dönüp dolanır. altıpatlar ve gecenin hüznü. mastürbasyon ve yılları kucaklamış bir zihin. en çirkin kadının güzel kirpikleri gibi bir şey bu. ayaklardan başlayıp beyne kadar ulaşan bir sızı bu. dünyanın merkezinden yayılan bir hüzün. yağmurun söyleyecek şeyleri var fakat henüz yağmıyor. yer çekiminin kurbanları sürünüyor. dergi kapaklarında ölü insanlar huzurlarının sırlarını açıklıyor. tüm vücudumu saran göz kapakları. hissizleşen ve kimsesizleşen, henüz doğmamış ve doğmamakta ısrarcı olan ay'ın çocukları. uykusuzluğun ve incinmişliğin dölleri. yüreğe değer bazı parçalar. bazıları yüreklerini iyi korur. bazıları ağır darbelerin içindeki hazzı sever. ölüme çeyrek kala hüznünü sever bazıları. saniye çubuğu kıpırdamayan bir saati kurşun yağmuruna tutar bazıları. kurşunlar saate ulaşmış mıdır? saniye suçlu mudur? kulaklarımdan aldığım ağır doz dramın en yüksek noktasından aşağı düşen fetüs, yine aynı fetüs, ölecek. sevmek ölecek. sevilen şeyler ölecek. sevilmeyenler de. yağmurun söyleyecek şeyleri var fakat henüz yağmıyor. söylediğin ve düşündüğün bir çok şey, tutkulu balıklar ve kuru deniz. aynada kendini göremeyen çocuklar. yerlerde sürünen gizli tutkular. altıpatlar. ay. yağmur. gece. tanrı son kez baktı namluya. bu ayinin son çığlığı az önce bir hıçkırıkla kesildi, kanlı gözbebekleri uzaklara döndü, ışıl ışıl bir yalnızlık.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)