he

26 Kasım 2018 Pazartesi

tiz ve gri


ses telleri ses doğurur genelde,
onun ses telleri gemi doğuruyor.
bu nereden baksan kocaman bir uçsuzluk.
dokuz kişilik salıncak kuruyorum çocuklara,
sevdanın gerçeği, ütopyasından birkaç ton daha ağır.

meyhaneye girdim, çıkmadım.
bu, benim sözümün eri bir adam olduğumu göstermemektedir.
meyhaneye soktu, çıkarmadı.
bu, onun gözümün feri bir kadın olduğunu göstermektedir.

gemi yararken kül denizini,
henüz sırası değilken,
silah sesleri mora boyarken fikirleri,
amerikan devleti mazlumların ahıyla yıkılmıyorsa, sen de güvendesin.

sevdanın gerçeği, ütopyasından birkaç ton daha ağır.
ay kırılmış göğümde.
söyle bana sayın muvakkit,
bir ay'ı kırmak kaç mermi alır?

bir meşe her zaman yaşam anlamına gelir.
bir meşe hiçbir zaman dikkat çekmez.
bir meşenin dikkat çekmemesi ahmakça,
benim bir meşeye dönüşmem irrasyonel,
bitmeksizin sonsuz bir eksilme, tutarsız.

kadınlar sevmedikçe güzeldir.
bir bakıma, sevmeyen kadınlar, hep daha güzeldir.
üst ve yan direğin kesişimine yakın geçen topa, doksan denir.
hiçbir şey vaat etmeyen adamlar için yağmur, yağmurdur.
hiçbir şey arzu etmeyen kadınlar için rüzgar, müziktir.

allah duyar, allah bilir, allah susar.
ceylanlar çabuk ve ölü.
nikotin, tiz ve gri bir serbest düşüş.
şu ciğerime dolan nefese karşı arzum olsaydı, adını yaşam koyardım.
tanju baba ıstırabı heceletmeseydi, rakıya biraz su koyardım.

sevdanın gerçeği, ütopyasından birkaç ton daha ağır.
nehirler kafeslenmiş dünyamızda.
tüm güzelliğinle uzağımdasın sevgilim.
bu, ağızlardan üflenen paslı bir kahır!