he

7 Kasım 2014 Cuma

içim çok, dışım bir

 Sadece seni istedim, sensizlik durumunda, mutlak surette rakı. Dünya benim yakamı bırakmıyor. İstemediğim her şeye boğuluyorum. Tam. Yarım. Bir çok. Zaman zaman. Yeterince. Boğuluyorum.

 Çoğu zaman yeterliydi odamda bulunan her şey. Odamda sürdürmek istiyordum hayatımı. Bunu düşlüyordum. İnsanlarla arama duvarlar örmeye ihtiyacım vardı. Eksik olan tek şey cesaretti bende, böyle adımlar cesaret isterdi. Sokak kedileriyle uykuya dalmak kadar şeffaf cennetlerde korkaklar bulunamaz. Tanınmadık yerlerde, tanımadığın insanlarla harcadım ömrümü. Özgürlüğün iki yolu vardır zaten. Yeni yerler, yeni insanlar, yeri ve insanları tanıdığın zaman kaçardın, sonra başka yer ve başka insanlar. İkinci yolu da, kendini dünyadan soyutlamak olmalı. Odanın lambasıyla yalnızlığı aydınlatmak mümkündür. Kapatarak, tabii ki.
fazlasıyla tek kişi bu lambalar. Karanlık bir oda, ya da aydınlık bir dış dünya. İkisinin bana hissettirdikleri pek farklı değil, ama dünyayı her zaman parlak tutamıyorsun. Günler her zaman ruhunu okşayan olayları arka arkaya sıralamıyor. Dünyanın kumarı var. Odalarda sadece kazanıyorum. Sürüklenen geceleri saymıyorum. Deliliğimi karşıma alıp, içimdeki 'ben'lerle yalnızlığa karışıyorum. Bir kadın, giderken mantığımı ve her şeye olan ilgimi yanında götürdü. Şimdi kürtajlar var. İçimden aldırmam gereken 'ben'ler var. İnsan, çeşit çeşit boklara alışıyor. Her duruma adapte olabiliyor. Orospu çocuğu ya, rol yapıyor işte. Sikerim, ben rol yapamam. Ben kendimden başkasını oynayamam. Bira şişelerinin gölgesindeki adamım ben, hiçim, beni kendi istediğiniz yolda ilerlemeye zorlayamazsınız. Beni usulüne uygun olarak kurban edin. Yaşatmayın gerekirse, ama öldürdüğünüz adam, olduğum kişi olsun. Olmadığım gibi yaşamaya yeğlerim bunu.
 
  Ben 65 yaşına haftalar önce girdim ruhen. Dengesiz bir insanım. Dünyanın kumarlarıyla büyüdüm. Kaybetmeyi de iyi öğrendim. Kazanmanın hazzını da bilirim. Parça parça yaşamanın yükünü de. Kontrolü kaybetmenin getirdiği sancıları da. Kendini kaybetmenin hiçliğini de. Boşluğu da. Hiçbir yere gitme özgürlük, hala hayattayım. Sözü Tanju Okan'a bırakın. Susmak her zaman kutsaldır. 

6 Kasım 2014 Perşembe

şarapla kaçmak, kalanlardan

ağza alınmayacak bir mevsim bu
düşmeye elverişli herkesi yapraklarla örten
ve tüm bu yollarda
hiç kimse olmadan da yürüyebileceğimi biliyorsun
ki cesarettir ışıksız yollarda, hayatlarda sürünmemizi sağlayan
cumartesi sabahları bilumum mitolojik yaratıklar yakama yapışıyor
geride bıraktığım tüm o yollarda
sürünürken bıraktığım kan ve salya izini takip ediyorlar
ve bir köşeye çekilip ölümü bekleme kararımı sabote ediyorlar gecenin ilk sancıları ve 
yardım çığlıklarında
hatıralardan takip edip buluyorlar beni ve her zaman hak ettiğim kadar hırpalanıyorum,
hırpalandığım gibi, gece üzerime kapanıyor
geceleri hayatıma dahil olan her şey üzerime kapanıyor
bir zamanlar tarifsiz mimari işçiliği olan bir harabe üzerime kapanırken
şarapla kaçıp kurtarıyorum kalan ömrümü
şarapla kaçıp kurtarıyorum kalan acıları, kalan inlemeleri, kalan karanlığı, ve belki de kalan parıltıları
acımasız bir gecenin burukluğundan ve çeşit çeşit çöl susuzluklarından
şarapla kaçıp kurtarıyorum beni ve bana dair her şeyi.