kimilerine göre derin bir bıçak yarası bu, kimilerine göre yola koyulmak için bir neden. kimileri için sadece alkolün iyileştirebileceği bir çeşit kanser. gecenin ortasında öylece kalakalmak, bir günün doğuşuna tüm çıplaklığıyla şahit oluncaya dek tek kelime etmemek, aranmak için kaybolmak ve hiçkimse tarafından aranmayınca bulunma isteğini kaybetmek. kaç zamandır düşünüyordum bunu, evet, tanrı şahittir ki ne kadar yaşamak isterse insan o kadar ölümle baş başa kalıyor. herkesten arınmam gereken günün gecesindeyim, arınamamış bir haldeyim. yalnızlığı giyememiş, denemiş fakat saç rengine yakıştıramamış bir ruh halindeyim. duygusuz değilim ben. dengesizim! her şeyim dengesiz. güvertesinde kalmak için yıllarınızı feda etmeyin bir geminin. bir gün gelir, karaya vurur, batar, ya da sadece tekdüzeleşmeye başlar ki, en kötüsü budur. suya bırakın kendinizi. su, bulunduğu kabın şeklindeyken bile, yeterince tekdüze değildir. toprağa süpürülmüş bir ömrün son demlerindeyseniz, evet su tek çarenizdir. ömrüm akıyor soğuk parmak uçlarımdan. telaşımı bile kaybettim. baharları geride bıraktım. hayallere tutunabilme kapasitesi önemlidir, fakat bir insana 'sahip' olmanın pek olanaklı olmadığı unutulmamalıdır. doğru zamanda doğru yerde olmanın büyüsüne kapılmak, can yakacak bir yanılgıdır. bunu zaten göze almış olarak, gökyüzünün buluttan çerçevelerde aşık olduğu yüzü görenler için tanrı veya bir başkası sigara ve içkiyi yaratmıştır. çok yanlış yerlerde büyük bir başarıyla yaptığınız şeyi en doğru yerde yapamayabilirsiniz. seks gibi. ki bu tanrının tüm lanetini üzerinize kusuş biçimidir. bir kaybeden bunu rahatça düşünebilmelidir ki; her şey olağanüstü şekilde parlak ve kusursuz olamaz. geriye acı için bir boşluk, bunaltıcı rüzgar için bir ten ve bunalımlar için duvarlar kalmalıdır. velhasıl; olsa bile, yani her şey hiç olmadığı kadar güzel olsa bile o ' doğru zamanda doğru yer' in ardından bir şeyler yine bir özleme sürükleyecektir insanı. o yüzden düşünmeden bulunduğumuz an'ı yaşamak gerektiğini sayıklar dururuz. bu şehrin, diğer şehirlerin ve şehir olmaya aday olan her yerin yalnızlığını, hayal kırıklığını benim sokaklarıma toplamışlardı. seçimim hayattan yana değildi, sadece bir seçimim yoktu. o yüzden buradaydım. şimdi kimsesiz ve umutsuz, yeni bir günü bekliyorum bir şişe içki ve bir paket Samsun216 ile birlikte.
ve bir şiirimle sonlandırıyorum bu içsel katliamı;
Geceye kulak vermeyi öğren.
Gece, sana bir türkü söylemeye çalışıyor olabilir
ya da bir melodi mırıldanıyordur
daha iyi ihtimalle, küfür bile ediyor olabilir.
Ne diyorsa haklıdır gece.
Unutma ki; gece ve sanat arasında
tanrıya dayanan bir ilişki vardır.
Çoğu şey için sanat denebilir, fakat gerçek bir 'sanat eseri'nin üzerine konuşulmaz.
Algılandığında insanı sessizliğe çağıran her şey sanat eseridir.
Çünkü sanat, hayatı geride bıraktığınız noktada başlar.
Tüm bu içten denklemin en sıcak noktasında, tanrının sanat eseridir gece.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder