kimseye hesap vermeden çekip giden o kadın. o kadının gözlerindeki halkalar. yorgun bakışlar, zihninden fışkıran ateş ve ruhundan akan incinmişlik. bu benim ruhumun göç mevsimi. tüm bu yalnızlara ve yalnızlıklara doğru göç, barın en tenha köşesinde bir dudak tiryakisi. üzerindeki küller ağıbaşlılıkla gülümsüyor. -------------ve o an geliyor. kalemin kağıda sözcükler fısıldayacağı an geliyor. sarsılmış bir beyin, hayata tutunmak konusunda asla iddialı olamamış bir sinek valesi. asılı kalmış sözcükler, süzülen bir kimsesizlik... çırılçıplak yattığın uykudan, çırılçıplak olduğun bir rüyadan, sonuna gelinmiş bir ömürden, ilüzyonların en siliklerinden, uzaklaşmaktan, hızla uzaklaşmaktan, dışarıda kalmaktan, kasırgaya yenik düşmekten, bitmekten ve tükenmekten, hiçbir şeye güvenmeksizin, gözünü bile kırpmadan tüm dünyaya göğüs germekten, bozuk kodlanmış varlığının hiçliğinde bir kutsallık aramaktan, ölümü düşlemekten ve yalnızlığı paylaşmaktan, sert bir kahvenin içinde varlık savaşı veren votkadan, zaman kayıplarından, kayıplardan, kaybedilmiş ve yitirilmiş olanlardan, kalıcılardan ve geçicilerden ve sadece bir köşede durup sakince izleyenlerden, gece yarısı piyano çalanlardan, güneş ışıklarına teslim olanlardan, yemyeşil bir güne uyanıp gri bir gecede sevişmeksizin sızanlardan, ağıt ve sigara arasında kaldıktan sonra bir sigarayla birlikte ağıt yakanlardan, 21. yüzyıla yenik düşenlerden, söz dinlemeyenlerden, son kez dönüp bakanlardan, artık incinecek bir yüreği olmayanlardan, tüm sokak tiyatrocularından ve uyuşturuculardan, bir yere ait olma umuduyla sokak sokak gezenlerden, kimsenin zamanını çalmadan eriyip gidenlerden uyanmak.
alnının ortasındaki yarabandını hışımla çekip çıkarttı oğlan. bir timsah, gözyaşlarına boğuldu. en sevdiği yalanı kaybeden bir tanrıtanımaz,,,,,,,,,,,,,,,,, kim oluyordum da hesap soruyordum ona? nereden geliyordu bu özgüven?
BAM
izin ver, izin ver geçsin parmaklarının arasından bir kabus gibi. bu sahnenin karşısında, saygı duruşuna geç ve ellerini ceplerinden çıkar. küllükteki cigarayı söndür. tanrıdan bir adım daha uzaklaş. bir kadının hayatına gir. duymasalar bile bağır şimdi. sen durmuş bir saniye çubuğunun çocuğusun! sen durmuş bir saniye çubuğunun çocuğusun! çocukluk kabuslarını bir önceki perdede bıraktı, maskesini çıkarttı ve seyirciye döndü. sonbaharı anlatmak isterken dili tutulan bir aşığın, güneşin altında sevgilisine son bakışı. tanrı tarafından küllüğün dışına söndürülmüş, boynu bükük bir izmarit.
BAM
bir ölü daha var ağacın gölgesinde. ihtiyar bir akbaba var onun başında ve yolunu şaşırmış bir adalet kokusu havada. her şey ve hiçbir şey daha önce bu kadar büyük bir boşluğa ait olmamıştı. sardunyalar elbet açacaktı, altıpatlar sonunda patlayacaktı. güzel kadın, uzun saçlarını kesecekti. soyunmasına gerek yoktu, sadece duvarlardan akan bir hüzün vardı bu odada.---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------son nefesini vereli çok olduğunun farkında bile değildi.
BAM
nikotinin biricik evlatları, 21. yüzyılın piçleri, hayali dostlar, teleskoplar ve umudun nerede olduğu hakkında fikirsiz olmak. bir su bardağını daha ağzına kadar votkayla doldurdu. ormanlar otoparklara dönmeden önce son bir kez elini tutabilmek isterdim. bu suların balıkları, berrak suların balıkları, gri kabusların insanları, yalnızlık,,,,,, bir gün bir rüya daha göreceğim sevgilim. ismimi sen söyleyeceksin bana, sen doğuracaksın beni son bir kez.
BAM
bu yolun sonunu sen de biliyorsun. altıpatlar da biliyor. ve tanrı da öyle. akıntıya karşı duruyordu meyve sepeti. bir zihin daha çamura bulandı. sen beni bir kez daha vurdun en ölümcül noktadan. damarlarımda akan şey yıllar artık. ben anılara karıştım.
bir kez daha kaos doluyor içime
bir kez daha veda ediyoruz
bir kez daha hayal kuruyor yaralı baykuş
bir kez daha şahit oluyorum yalanlara
son kez selamlıyorum seni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder