he

18 Şubat 2018 Pazar

kitap kokan golf sopası

öncelikle selamun aleyküm,
sonra,
sonra,
sonra, allah kahretsin!

vurdumduymazca seken bir kaplumbağa ve 
ellediğin yüreğimde yüce garsonlar
türkiyeli egzoz boruları ve çiçek çiçek sevda!

kıtır kıtır su ve kaçamak bir tekme
eyüp sabır eyüp sabır eyüp sabır
bulutlar durdu indi günler şişelerden
eskimiş mi güzel kesikler vücudumda

durma emi,
durma şimdi çünkü durursan!
çünkü durursan!
çünkü! durursan! yere yığılır
şeker kamışları
ve gazı bitmiş çakmağım

şubat gibi soğurken mahalleler
ellerinde yatar bir parça huzur ki allah izler göklerden bataklıkları!
selamunaleyküm sevgilim ben bir kalasım,
her gün her gece benle kalasın,
ses denemeleri arasında notalarla
sol kolum uyuşur uzağında sevginin
ki,
ki,
ki ben uçak sürmeyi bilmem ki!

alayına gitmesin ama
bar taburesi gibi
devrik bir cümleyle vursun enseme hazretleri muhammedin
eskrim çalışsın benimle o büyük dağlar
çığ olsun dertler ki pompalı tüfekle vursunlar
yürüyen tüm canavarların umutlarını!

mübarek mevlanalar, yurtsuz ve falsolu isyanlar
alırlar beni koltuğumdan yatağımdan
alırlar beni koynundan sensizliğin ki,
ki rahatça vursunlar mazlumun ağzına dipçiği!

az az nefes alıyorum şimdi
karanfil kokusuyla rakı
sen yürü ben gelirim yanında
göremezsin doğmamış olan cemleri karacaları
beyaz beyaz beyaz gökyüzüyle
gri duvarlarının yoksulluğu
sökmek gerek yerinden gemileri
ki dalgalar insin cennet katından
ve yüzümüz sapsarı kessin ki
ölebilelim şimdi kocaelide bir fabrikada

duman olmuş yaz aylarında
mevsim geçişleri sert, sert sırtı var güvercinin
mektup at bana mektup at bana
yüzüm dökülür öpmezsen öpülecek her yerimi

otogarlardan çıktık otobanlara
otobanlarda arabalar çarptı sırtımıza ve şimdi
şimdi! şimdi! şimdi!
şimdi senin bacakların bir can simidi
yüz kere dedim ben ilahiyat fakültesi bitmeli

karı koca kapımdan geçtiler
mahallenin börekçisi yan komşuyu sikmiş
bir de yağmur yağarsa yunanistandan evlere
fay hatlarımız gevşeyecekse sevişmekten geçer bu yol
sigaranın közü kasığıma düştü
itfaiyeci hızırı aradı muhammed mustafa
selamunaleyküm ey pazartesi

ben çıkmadım odamdan 5 aydır
sen çıkmadın aklımdan 5 yıldır
dünya beş civarında bir yerlerde boğulur
şimdi sen gelmezsen de deprem olursa!


kuyuya attılar hazretlerini
haz etti yüzü olmayan ağaçlar
ki yüzü olan ağaçlar ağladı
alabildiğine uzundu şeker kamışları
o kadın çok mızmızdı 
düştüm şimdi allahımın katından
gemileri karadan yürüten fatihin torunlarıyla
gemileri karadan yürüten fatihin torunlarıyla!

bu gece her yüzüm ayrı sarı
alla beni pulla beni
türk tütünüyle duş almalı
tütünü öpmeli birkaç yıl daha
birkaç yıl daha izlemeli uzaktan belki
ama belim kırılacak bakarken ellerine değen ellere
ki üf be abi yapmayın ne olur
ne olursa olur fakat
fakat mayın tarlalarından geçiriyor koyunları çoban!

duvarlarında dolunay var mı sevgilim
sana sevgilim demesem küçülürüm yok olurum
maşallahın varsa şimdi benim için
nazarlar yağacaksa başımıza yağmur gibi
caddeleri tuzlamak gerek kaymasın diye mercedes-benz

köprücük kemiklerine iki dudağımı bıraksam
bıraksam ki ısınsın soğuk evimiz
cem gelse dese ki baba sazı çıkar
sonra bağırsa, "ben döneksem döndüm diye memleketime!"

camdan içeri giren koyu kahve fincanları
ne işe yarıyorum allah aşkına
elalemin çocukları barut gibi turp gibi
bense israfıyım allah nefesinin!
peki görsem şimdi ege denizini,
allah aşkına babamı siksem kabul olur mu?








17 Şubat 2018 Cumartesi

gizli


karanlığın içinde bir damla delilik gizli,
iç çekişlerin arasında arzular gizli,
öpülen her yerinde benim acılarım gizli.

kızarmış diz kapaklarında kayıp yarınlar gizli,
vazgeçemediğim varlığında benim yokluğum gizli,
ezilen hayallerimde Cem Karaca'lar gizli.

ölüme yakın, hayata uzak bir yerde hiçlik gizli,
buz tutmuş geçmişte gülüşlerin gizli,
yiten her sensiz saniyede bir parça kırık hayal gizli.

Zeki Müren seanslarımda barut kokusu gizli,
eskimiş defterde ellerinin kokusu gizli,
düştüğüm çukurda, gözlerimiz arasındaki mesafe gizli.

bulmadığım huzurda oluk oluk akan kan gizli,
teninden uzakta koskoca bir yalnızlık gizli,
tercih etmediğin sevdamda kaos gizli.

gün doğumunda senin ışığın gizli,
tenha karanlıkta benim sözlerim gizli,
efe rakısında biz gizli.





14 Şubat 2018 Çarşamba

N


 sert geldi votka biraz. kendimi kaybettim. bir melek tuttu beni ellerimden, sızladığım, kan kaybettiğim o günlere götürdü. bana bıraktığın kahır mektubuna götürdü. senin kokun vardı üzerinde o defterin ilk aylar. sonra, anason kokmaya başladı. sevgilim, senin kokunu alıyorlar benden. lütfen kokunu almasınlar. kokun olmadan dayanamam yoksulluğa.

 sarı bir ışık dahi olabilirim bu gece. bu gece allahımın kulu değil, senin sokak ışığın olabilirim. inlemeden, sızlamadan, gönlümdeki çocuk can vermeden...

 boynuna giden yollarda, ince bacaklı bir ceylan gibi av olabilirim. kanayıp ölebilirim sevgilim, sadece kokuna ulaşmak için.

 beni senden ayrı tutup eriten o yüce güçlere, o büyük varlıklara kafa tutabilirim. sürünerek ulaşabilirim ayaklarına.

 hissedemediğim her anı telafi etmek için, saçlarına giden bir yol varsa, oraya adayabilirim ömrümü.

 sevgilim, ben eriyip yok olabilirim kederden.

 sabahın köründe yaktığım sigaranın külüne karışıp gidebilirim.

 sevgilim ben dünyanın en güçlü adamı değilim.

 bana bir şey olmaz demek büyük hataydı.

 sevgilim, bana bir çok şey oldu.

 senin sıcağından uzakta, savunmasız, yıpranmış ve bitmişim.

 hatırla lütfen, "sen gidersen, bir meyhaneye girerim ve oradan bir daha çıkmam." demiştim.

 benim dünyam bir meyhane.

 seraplarla dolu bir meyhane.

 yüzüne dokunamayan parmaklarımın yandığı bir meyhane.

 seni başkalarının sevdiği bir meyhane.

 seni, başkalarının, sevdiği,

 kalbim yarıldı sevgilim.

 bu meyhane renksiz, müziksiz, insansız, sensiz, alabildiğine sensiz.

 kelimelerim yok artık. artık yazamıyorum öyle süsleyerek.

 lütfen sevgilim, adını ağzıma alabileyim tekrar.

 lütfen, telaffuz ederken gönlümde bir deprem, beynimde bir katliam olmasın.

 lütfen benim olduğun yerden bir güneş doğsun.

 lütfen sözünü tutsun geçen otobüsler.

 çünkü

 inan

 karardım.

 inceldim.

 tükendim.



2 Şubat 2018 Cuma

"inanma hiç geceye."


saçlarının kızılında bir akbaba gizli,
sabırsız, hırçın bir akbaba!
parça parça edecek beni,
ruhum gidince derinimden.

şairin mazotudur acı,
kör ve yalnız bir şairin!
ağzıma kadar doldum acıyla,
zahmet etme dağılacağım.

namlunun ağzında gizli dünler,
yarınlar yitip gitmiş boydan boya!
rengi olmayan bir kabus,
uçsuz, dengesiz, yalpalıyorum.

bulutlar kararmış göğümde,
nefesimi tutmuşum yağmurlara!
dört bir yanımda intihar,
yüzümden düşmüş yavru bir ceylan.

şarkılar hüzünlü alabildiğine,
lanet bir acı boydan boya!
geçemedim fırtınadan işte,
gözüme uyku da girmedi.

bir tavşan avladım geçen hafta,
öylesine zalimdim!
yürürken kıldan çizgide,
kalbim sızım sızım sızladı duyunca sesini.

bir mermi uzağımda huzur,
sense tut bambaşka birini sev!
göğsümün altında kıyametler kopuyor,
kurbağa sesleri var avluda.