he

4 Ağustos 2020 Salı

en az iki ismi olması gereken şiir


henüz kalktığımız akşam yemeğinin lezzeti okunuyor ellerinden
parmak uçlarım en güzel kıvrımlarını seviyor 
burnumdan içeri koşuyorsun, bu saadeti tanıyorum 
bana karışıyorsun daha önce sözünü ettiğin yerden
ve teninin sıcağında kırık kemiklerim iyileşiyor 

bana karışıyorsun;
hasrete boyadığımız pencereleri bahardan bozma günlere açıyoruz.
kara günlerini yıkıyoruz ömrümüzün 
zor gecelerini dinleniyoruz
yalnız uykularını düzeltiyoruz 

gözlerimle süzüyorum, kocaman kadınsın 
tenimle değiyorum, ufacık bebek
kafa derinden başlayan bir serüven var, saçların 
sardığı yeri öpen bir çift dudak, ellerin 
öptüğü yeri saran bir çift el, dudakların
kalbimdeki ateş nefesinin rüzgarı, 
bileğimdeki nabız artçılıdır koynunda olmanın

sana şefkat duymak kendime de şefkat duymaktır,
birbirimize benziyorsak kendimi de seviyorum

tırmandığımız her yokuşun başında dudaklarını öpüyorum
geride kalan hiçbir yokuşu unutamıyorum
hepsi yoruyor çıkıyorum 
boynundan ağzına giden yokuşa ismimi bırakıyorum

ve sevda diyarını arşınlarken
hiçbir şeye bakmak için duruyorum
atımı herhangi bir ağaca bağlıyorum 
en yakın su birikintisinde yüzümü yıkıyorum 
döndüğümde atımı ölü, ağacı yaşlı buluyorum

ilk sen doğursan ne koyardın adıma
ya da annem öldürür müydü beni?

sana bir ben dolusu sevda verdim 
ölüm kadar kaçınılmaz, yaşam kadar tesadüfi ellerle 
tesadüfi, kararlı ellerle
bir ben dolusu sevda;
doğmuş, büyümüş ve yalanı hiç tanımamış 
pencerem parçalandı
kadehim parçalandı 
gözlerim parçalandı
çatlaklarından keder de sızmıyor
sarışın çocuklar var ettik 
sarışın çocuklar parçalandı 
yalanlar yekpare 
düşlerim paramparça
sana bir ben dolusu sevda verdim
geriye bir sen kadarı kaldı

hem iyi hem şair yaşadım seni
bugün her şiirim öncekinden kötü 

bugün sevdiğim hiçbir şeye inancım
bugün bir şeye inanmak ihtimali...
kadehlerin gölgeleri örtmüyor sancıları
bugün sadece 
inanacak hiçbir şeyim olmadığına inanıyorum

kapılmak, yaşarmanın yarısıdır 
insan insanın pek az şeyi 
erirken tüm ormanları bir gezegenin 
kulaklarından kopardığım binlerce sesim var