hayran gözlerle izliyorum dudaklarının alını
yorgunluğunu toparlayıp kaçırıyorsun gözlerinin
seni köpürmüş denizlerce seviyorum ama yetmez
tenini, ruhuna değin okşamak istiyorum
var ettiğimiz ısıda yaşamla doluyor
eriyip teninden ruhuna yüzüyorum
aslında aslında çok korkuyorum seni üzmekten
ışıltılı ellerinin dansını kesmekten
haftanın her günü göğsünden düşmekten
seni yağmurlarca, doğumlarca ve ömürlerce seviyorum
bir hışımla, dehşetle, ısıyla seviyorum ama
güldüremiyor muyum?
sevgilim sen güldüğünde
tüm okyanusları kalbimle geziyorum
hayran gözlerle izliyorum yanağının alını
seni yıldırımlı göklerce seviyorum ama yetmez
kıvrımlarını öperken kıvrımlarını düşlüyorum
kokunu duydukça yeni renkleri unutuyor,
en güzel çocuklara salıncaklar kuruyorum
seni tuttukça ötüyor kuşları göğsümün
geceleri seninle ısınıp yeşereceğim -uzat ellerini
at biner gibi sevdiğimiz gecelerden,
kahvaltılı sabahlara uyanıp kıymetini bileceğim
gözlerinin karası için geldiğim alemin
gözlerini içtiğim çağındayım
ve inandığım ne varsa, hepsi teninin rengi
en güzel yarınları çektiğim ip, saçlarından
tebessümlü ağızların içtiği kadehlerde parmak izlerin
damağı okşayan tabaklarda senin lezzetin
ve benim ağzımda bir şükür tanrıya, umarım bir gün
geçen her gün için
dudaklarınla ısıttıkça uçlarını bedenimin
kokunla örttükçe üşüyen zihnimi
beline asılı kalmışken ellerim
durur, gecenin içinden kulağına fısıldarım;
cennetimsin sen benim
böyle sevdikçe eksilenleri toplayabilir
mermerden hayalleri incelikle işleyebilir
seçtiğimiz ve sevdiğimiz yarınlara uyanabiliriz
sonsuzluk pek fani gelmiyor kulağa fakat,
istersek sevgilim
kırımdan cebelitarığa değin dalgalanabiliriz
15/09/2020