Kimse gelmedi. Zaten hiç kimse davetli değildi. En azından çabalamadan kaybetmiştik. Aksi takdirde daha çok can yakardı. Şimdi de 'keşke'ler var. Bir kamyonet kasasında doğum yapmış kadar aziz, tüm çabalara rağmen çocuğu ölü doğmuş bir kadın kadar talihsiz bir his hakim üzerime. Soğuk bir rüzgar yüzümü okşadı. Ben soğuk rüzgardan hala memnunum. Kafamın içinde birkaç kahkaha yankılandı. Yüksek sesle nefret söylemleri beynimin içinde döndü durdu. Tanımadığım seslerdi sanırım. Ağlamak istedim, kafamdaki seslerden kurtulmak istedim. Dünyadan biraz daha ayrışmak istedim, güzel bir kadını daha öpmek istedim, yangın çıkışı olmayan bir binaya içimi açmak istedim. Gözlerindeki hüzünden öpmek istedim Nalan'ı. Bir bira daha açmak istedim geceye. Meyve suyunun içinde votka aramadığım günleri özledim. Karaciğerimdeki ağrıyla barışmak zorundayım şimdi. Size yemin ediyorum, kurtuluşa dair tek bir yol dahi görünmüyor. Ayrışalım sevgili dünya, sevişelim güzel ve suskun kadın, bitelim birlikte sevgili içki şişesi.
Rus bir votka ve amerikan bir sigaranın soğuk savaşta doğmuş çocuğuyum ben, ben daha çok küçükken, sen o zaman da güzeldin. Hayat da öyle. Yavruağzı renginde iki balık, kirli bir akarsu ve çimlerde bir sarhoş. Samsun'un kasvetli havasından olsa gerek, insan aldırmadan edemiyor.
Her şey için teşekkürler sevgili Smirnoff ve Lucky Strike.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder