henüz öğlen terazinin başındaki kör kadın, dünyadan bildiriyorum;
burası bizi aşıyor, rakı çok para
yüzümü hangi aynaya çevirsem yeni bir adalet.
politika gibiyim piyanodan öyle yoksun.
-büyük sözlerin gölgesinde uyur,
tüm fani içeriğimi dumana sunar,
şefkat bilmez, yol yürürüm.
henüz öğlen türkülerim, kadehin içinde de dışında da;
karadeniz, marmara
kadehin dışı ve içindeki rakı -sizden iyi olmasın
şimşek gibi vururken yarama.
-
sonsuz zamanın köşesinde uyur,
tüm seraplarımı çöle sunar,
tetikten gayrısına gayri ihtiyari sarılırım.
henüz öğlen, her renkten celladım;
tüfekle, giyotinle
hangi penceremden nefes alsam aynı acı.
sessiz bir karga gibiyim öyle trajik.
-
kader yazarının nurunda uyur,
tüm ilahi varlıklara öpücük sunar,
zihnimden dışarıyı tanımaz, zihnimden dışarı ağlamam.
henüz öğlen renk renk çığlıklarım;
yüzümde yara, belimde 9mm sazla
attığım her adım yeni bir ıstırap.
el yapımı bir adam gibiyim sanki burnu bile kanamamış.
-
içer içer çok yalnız uyur,
tüm varlığımı olağanca kuvvetimle topa tutar,
240 ay sürmüş serüvenimi bilmez, son sayfayı mumla ararım.
henüz öğlen ey edgar allan poe;
soğukla, aydınlıkla
senin öldüğün yerden dirilen aynı karmaşa.
cesedim ünlü olacak diyorum, ah ne mutsuzum.
-
kainatın, en kainat olmayan noktasında uyur,
bazen içmez, yazmaz, tıngırdatmaz, kadın özler,
7300 günlük ıstırabımı tanıyamaz, içimden bir çocuk asarım.
henüz öğlen ahmaklığın içine sıkışmış medeni halk;
kararname ve yaptırımla
hak ve can değil elimizdeki yeni yanılgı.
muassır medeniyetleri düşündüğüm her yerde aynı burukluk.
-
öldüysem, "öldüm" dediğim yerde uyur,
belki bir düzine bambaşkalığa iman eder,
175.000 saat yaşında, hayatta kalmayı düşünürüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder