ah o kadın beyaz heyelanlarıdır zihnimin.
insan tam da bilemiyor ama
doğuşundan batışına güneşe dahil...
doğuşundan batışına güneşe dahil...
karadenizin soğuk rüzgarını ardına alsa,
"allah kabul etsin." diyecek cemaatleri
caminin.
şu aynalar safi toz.
restoranlarda yemek safi tuz.
ah o kadın öylesine yok ki
kafamda var ediyorum, kanımdan içeri
seviyorum.
haftada birkaç gün uyuyamıyorum.
inanın, uyuyamadığımdan içiyorum.
küp şeklinde yağıyor yanılgı,
soyunamadığımdan içiyorum.
bir koridoru arşınlıyorum
sonra bir salon
sonra bambaşka koridorlar
eko var eko kulaklarıma vuran,
geçmiş seni geçmiş ben sevdiyse,
az önce gömleğine kül düşen şair kim?
zamandır diyorlar ama şarapnelleri genç
ve
ve
umuttan kesilmiş banka kuyrukları.
siz bir makama erişin ki kaybolmasın
emekleri annelerin ve y kromozomlu
güçlü adamların.
gözün kıpkırmızı, olsun kırmızı erotizmi
çağırıştırıyormuş insanlara.
benim allahım renksiz, ılık ve tatsız.
hormonlarım yok olsa onbeş metrede 9mm
grupmanım nasıl etkilenir?
ya da ilk kez kurmak üzere olmamalıyım
bu cümleyi.
bu cümleyi kurmamalıyım.
aramız yok bizim çünkü biz seyreğiz, sen
şeffafsın fakat
ah sevgilim ben seni hiç tanımasaydım da
hasarsız, küçük ve silik bir balık mı
olsaydım?
şimdi mesela çok iyi sağ-sol direk çıkarabiliyorum
ama karaciğerim hassas benim
ben boksör olsam tek darbeyi kaldırmazdı.
ama ben boksör değilim,
direğiydi kroşesiydi hep boşa.
işte, en azından karaciğerime vurmuyorlar.
ulan afedersiniz burada balıkla ilgili
bir çeşit örnekleme yapmak istiyordum?
balık hasarsızsa şükreder, neden küçük ve
siliğim demez kanımca.
oy rabbim, konuyu sevgilime
bağlayamıyorum!
soru güzel, yine de
bir dal uzun samsun ödüllü değil.
şu renkte;
senin, ben olmayan bir sevgilin olması mı
daha uzağa sürükler sevgilim olan seni,
daha uzağa sürükler sevgilim olan seni,
yoksa yıl üstüne yıl da geçse seçimin olmayacak oluşum mu?
güzel kadınlar yine güzel
ama 'yeşilçam rüyam' -afilli baya- gibi değil.
yirmi yaşındaki adamların ağzında diş olur bende yok.
ülkede kişi başına düşen milli gelir
düşük.
kız kulesi de nereden baksan bizim apartmandan kısa.
belki de tüm bu huzursuzluklarım, 'oranlamak' kaynaklı.
belki de senden temelli ve sana bağımlı
değil de
ırk bilinci olan militarist adamlar da
şiir yazabilir demek ve dedirtmek için
şiir yazabilir demek ve dedirtmek için
yazıyorum?
sevgilim, saçmalama, deden ermeni falan
olsaydı da severdim seni.
hem zaten, bir yalan kaç dize yaşar
bizim yüzyılda?
bizim yüzyılda?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder