he

22 Kasım 2017 Çarşamba

uyanış yağmuru



elimde neyin kaldığını bilmiyorum
elimde ne vardı, yok hiçbir fikrim
sözcüklerim bitti
mimiklerim bana ihanet etti
parmak uçlarıma yağmurlar yağıyor.

iki duman arasında veya
günlerin sonunda ayyuka çıkan bir yalnızlık
solgun bir korku var üzerimde
bir kahkaha kadar özgürüz
beynimin koridorlarına yağmurlar yağıyor.

depremler sarsıyor her zerremi
şahsi mapushanemin duvarlarını sarsıyor
yolum düşmüyor uzak kentlere
aykırı bir rüzgara kapıldım
incinmiş yerlerime yağmurlar yağıyor.

inliyorum ay ışığında
hiç siyahı göğü izliyorum
ben ölmedim sanırım
acıkıyoruz sevgiye zaman zaman
dokunduğun tenime yağmurlar yağıyor.

hüznümü bir ağacın gövdesine bırakmak istiyorum
sevdam ise denizlere emanet
allahın solgun gözleri üzerimde
seni bulmak çok uzak bir ihtimal
ışıl ışıl hatıralara yağmurlar yağıyor.

delilik gizleniyor gölgemde
peşimden adımlıyor yolları
bir şişe rakı çekiyor canım
gemi olup açılacağım ölüm denizlerine
sarsılmış bilincime yağmurlar yağıyor.

bir keman sesi geliyor göklerden
her nota yüreğime çöküyor
kendimi bulmalıyım bu kez
kimsesizlik dökülüyor kanatlarından martıların
umutsuz yüreğime yağmurlar yağıyor.


16 Kasım 2017 Perşembe

alabildiğine

kanatlarının bıraktığı karanlık var üzerimde.
sen uçuyorsun hep güneş'in altında,
ben senin gölgende boğuluyorum.

kaçıp gitmeli belki bilinmeyene doğru.
soğuk, yıpratıcı bir gecenin hüznünü izlerken,
arkama bakmaya korkuyorum herkes gibi.

kül kaplamış rengarenk anlarını hayatın.
hatırladığım her şey gri,
göremiyorum neyin güzel olduğunu.

vurulup düşmekten korkmadım hiç.
gömülecek, silikleşecek ve unutulacağım,
benim korkum geç kucaklamak yaşamı.

belki bir duman daha alırsam fazla gelir.
zaten bu ihtimal beni ayakta tutan;
bir gün fazla gelebilir.

gözlerimi alıyor şimdi ay ışığı.
yurtsuz ve tatsız bir gece,
gün doğana dek böyle olacak bu.

mağlubiyetlerim hep masumiyetten.
ki, artık eskisi gibi değil,
alabildiğine pas tuttu içim.




5 Kasım 2017 Pazar

gergin

yüzündeki ışıktan bahsedebiliriz.
sakince kahvaltı yapabilir,
ardından çıldırabiliriz.

sıcacık suyun altında birbirimizi izleyebiliriz.
en güzel yerlerimizden kırılabilir,
kırıklarımızdan öpebiliriz.

kapıdan esen rüzgarı yok sayabiliriz.
yosun kaplı bir rüyadan uyanabilir,
günlerimiz bilinmeze de gitse sarılabiliriz.

başına buyruk, dörtnala sevişebiliriz.
hüznümüz kasıklarımızda birleşebilir,
her şeye meydan okuyabiliriz.

bizden başkasına yabancı olabiliriz.
hayatı baştan sona unutup,
severek yeniden doğabiliriz.

aç, başarısız ve eksik olabiliriz.
zaman zaman bunları aşıp,
içimizde kopan kıyameti de görebiliriz.

nefret de etsek rutinleşebiliriz.
ardından dümeni elimize alıp,
en sakin limanlara yol alabiliriz.


4 Kasım 2017 Cumartesi

acı hariç

bir işe başladım 
iki kilo zayıfladım
biraz viski içmiştim akşam 
her şey yeni, acı hariç.

ayakkabilarım çok rahat
yürüyorum ve yağmur yağıyor
eve dönüş hala tuhaf fakat
her şey kolay, acı hariç.

bir müşteri rezervasyonu italya'dan
derken bir kahve içiyorum
sigara molası, yatağa uzanmak kadar huzurlu
her şey kül olacak, acı hariç.

keşke benimle kaş'a gelse
kendimizi tanımak ve
uzaklaşarak arınmak için
her şey daha net, acı hariç.

bu şirin otelde geçecek geceler artık
daha az yakacak canımı kaderim
boyun eğmeyi öğrenmek zor oldu 
her şey bir an'a ait, acı hariç.

arada bir içimde bir şey sızlıyor
boğazımda düğümleniyor geçmiş,
hissetmek bir lanete dönüşüyor arada bir
her şeyin bir ömrü var, acı hariç.

bir beatles parçasıyla geçti son 5 dakika
bilemiyorum güzelim bu mevsim çok tuhaf
galiba yaşlanıyoruz
her şey ışıldıyor, acı hariç.