iki kilo zayıfladım
biraz viski içmiştim akşam
her şey yeni, acı hariç.
ayakkabilarım çok rahat
yürüyorum ve yağmur yağıyor
eve dönüş hala tuhaf fakat
her şey kolay, acı hariç.
bir müşteri rezervasyonu italya'dan
derken bir kahve içiyorum
sigara molası, yatağa uzanmak kadar huzurlu
her şey kül olacak, acı hariç.
keşke benimle kaş'a gelse
kendimizi tanımak ve
uzaklaşarak arınmak için
her şey daha net, acı hariç.
kendimizi tanımak ve
uzaklaşarak arınmak için
her şey daha net, acı hariç.
bu şirin otelde geçecek geceler artık
daha az yakacak canımı kaderim
boyun eğmeyi öğrenmek zor oldu
her şey bir an'a ait, acı hariç.
arada bir içimde bir şey sızlıyor
boğazımda düğümleniyor geçmiş,
hissetmek bir lanete dönüşüyor arada bir
her şeyin bir ömrü var, acı hariç.
bir beatles parçasıyla geçti son 5 dakika
bilemiyorum güzelim bu mevsim çok tuhaf
galiba yaşlanıyoruz
her şey ışıldıyor, acı hariç.
Herşeyin bir ömrü var, acı hariç. Tüm acılar değil belki ama bazıları. Gitti dediğinde bile orada öylece durup bekler, en güçsüz anında saklandığı sandıktan ya da yerin yedi kat dibindeki bir çatlaktan süzülüp karşına dikilir. O an sevdiklerine sarıl, sarıl ki yalnız başına olmadığını bilsin...
YanıtlaSil